عربي English עברית Deutsch Italiano 中文 Español Français Русский Indonesia Português Nederlands हिन्दी 日本の
Knowing Allah
  
  

   

Evlerinin yapısı kerpiçten, tavanı hurma dallarıyla örtülü idi.[1] Evleri dardı.Namazda secde etmek istediği zaman, Âişe’ye -Allah ondan râzı olsun- işâret eder, o da secde edebilmesi için ayaklarını toplar, ayağa kalktığı zaman ayaklarını tekrar uzatırdı.[2] İçeri giren kişi eliyle evinin tavanına uzanıp dokunabilirdi. Evine girdiği zaman önce dişlerini misvakla temizlerdi. Evde bulunanlara selâm verirdi. Selâm verirken uyuyanı uyandırmaz, uyanık olana selâmı işittirirdi.[3]

Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştu:

"Bir kimse evine girdiği zaman şöyle desin:

(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ الْمَوْلِجِ وَخَيْرَ الْمَخْرَجِ، بِسْمِ اللهِ وَلَجْنَا وَبِسْمِ اللهِ خَرَجْنَا، وَعَلىَ اللهِ رَبِّنَا تَوَكَّلْنَا.))

"Allahım! Senden, girilen ve çıkılan yerin en hayırlısını dilerim. Allah’ın adıyla girdik, Allah’ın adıyla çıktık ve sadece Rabbimiz Allah'a tevekkül ettik."

Sonra âilesine selâm versin."[4]

 Eve girerken ve yemeğe başlarken Allah’ın adını anmadığı takdirde, şeytanın o gece orada barınacağını ve yemeğine ortak olacağını haber vermişti.[5]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- evinden çıkarken şöyle derdi:

((بِسْمِ اللهِ تَوَكَّلْتُ عَلىَ اللهِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَضِلَّ، أَوْ أُضَلَّ، أَوْ أَزِلَّ، أَوْ أُزَلَّ، أَوْ أَظْلِمَ، أَوْ أُظْلَمَ، أَوْ أَجْهَلَ، أَوْ يُجْهَلَ عَلَيَّ.))

"Allah’ın adıyla.Allah’a tevekkül ettim.Allahım! (Hak ve hidâyetten) sapmaktan veya saptırılmaktan, kasıtsız olarak günah işlemekten veya işlettirilmekten, zulmetmekten veya zulme uğramaktan, birisine haksızlık yapmaktan veya birisi tarafından haksızlığa uğramaktan sana sığınırım."[6]

Evden çıkarken:

(( بِسْمِ اللهِ تَوَكَّلْتُ عَلىَ اللهِ، وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ.))

"Allah’ın adıyla. Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet, ancak Allah’ındır.`

Diyen kimseye: (Bu duânın bereketiyle) sen, hak yolu buldun,sıkıntıdan kurtuldun ve korundun, denilir ve şeytan ondan uzaklaşır" denileceğini haber vermişti.[7]

Âişe’ye -Allah ondan râzı olsun-:

"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- evinde ne yapardı?" diye sorulunca, şöyle cevap vermiştir:

"O, âilesinin işleriyle meşgul olurdu.Ezan okununca da namaza çıkardı."[8]

Âişe -Allah ondan râzı olsun- şöyle der:

"O, elbisesini diken, davarını sağan ve kendisine hizmet eden bir insandı."[9]

 İnsanlar içerisinde âilesine karşı en iyi[10] ve en güzel olanı idi. Gece sohbetlerinde Âişe'yi -Allah ondan râzı olsun- sözünü kesmeden uzun uzun dinler, sonra onunla şakalaşırdı.[11] Âişe ile yarışmış, bir keresinde Âişe onu geçmiş, bir keresinde de o Âişe’yi geçmişti.[12] Âişe -Allah ondan râzı olsun- bir bayram günü Habeşli köleleri oyun oynarlarken seyretmek istemişti. Onu arkasına yerleştirmiş ve usanıncaya kadar seyrettirmişti.[13] Yumuşak başlı bir insandı. Âişe -Allah ondan râzı olsun- bir şey istediği zaman onu hemen yerine getirirdi.[14] Devesinin yanında oturmuş ve eşi Safiyye’nin -Allah ondan râzı olsun- deveye binmesi için ayağıyla üzerine bassın diye mübârek dizini koymuştu.[15] Hanımlarının kıskançlıklarına tahammül eder, onlara sabreder ve onlarla şakalaşırdı.[16]

Yatağı ve yastığı lifle doldurulmuş tabaklanmış deridendi.[17] Hasır üzerinde uyurdu. O kadar ki mübârek yanlarına o hasırın izi çıkardı.[18] Her gece yatağına girince avuçlarını birleştirir, onların içine İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okuyarak üfler, sonra vücudunun ulaşabildiği yerlerine onları sürerdi. Önce başını,yüzünü ve vücudunun ön tarafını mesh ederdi ve bunu üç kere tekrarlardı.[19]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle derdi:

(( اَلْحَمْدُللهِ الَّذِي أَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَكَفَانَا وَآوَانَا، فَكَمْ مِمَّنْ لاَكَافِيَ لَهُ وَلاَ مُؤْوِيَ.))

"Bizi yediren, içiren,koruyan ve barındıran Allah’a hamd olsun. Nice koruyanı ve barındıranı olmayan kimse vardır."[20]

Yan tarafını yatağına koyduğunda sağ avucunu sağ yanağının altına koyar ve şöyle duâ ederdi:

(( اَللَّهُمَّ قِنيِ عَذَابَكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ.))

"Allahım! Kullarını yeniden dirilttiğin gün beni azabından koru."[21]

Yine şöyle derdi:

(( بِاسْمِكَ اللَّهُمَّ أَمُوتُ وَأَحْيَا.))

"Allahım! Senin adınla ölür ve senin adınla yaşarım."[22]

Sağ yanı üzerinde uyur ve şöyle duâ ederdi:

(( اَللَّهُـمَّ أَسْلَمْتُ نَفْسِي إِلَيْكَ، وَفَوَّضْتُ أَمْرِي إِلَيْكَ وَوَجَّهْتُ وَجْهِي إِلَيْكَ وَأَلْجَأْتُ ظَهْرِي إِلَيْكَ، رَغْبَةً وَرَهْبَةً إِلَيْكَ لاَ مَلْجَأَ وَلاَ مَنْجَا مِنْكَ إِلاَّ إِلَيْكَ، آمَنْتُ بِكِتَابِكَ الَّذِي أَنْزَلْتَ وَبِنَبِيِّكَ الَّذِي أَرْسَلْتَ.))

"Allahım! Nefsimi sana teslim ettim. İşimi sana havâle ettim. Yüzümü sana çevirdim. Senden ümit ederek ve korkarak sırtımı sana dayadım. Sığınmak ve  sakınmak,ancak sana yönelmekle olur.İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygamberine îmân ettim."

Kim bunları söyledikten sonra o gece ölürse, fıtrat üzere ölmüş olur," demişti.[23]

Yine uykudan önce şöyle duâ ederdi:

(( اَللَّهُمَّ إِنَّكَ خَلَقْتَ نَفْسِي وَأَنْتَ تَوَفَّاهَا، لَكَ مَمَاتُهَاوَمَحْيَاهَا إِنْ أَحْيَيْتَهَا فَاحْفَظْهَا، وَإِنْ أَمَتَّهَا فَاغْفِرْلَهَا.اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ.))

"Allahım! Nefsimi sen yarattın ve onu sen öldürürsün. Nefsimin ölümü ve yaşaması sana âittir. Eğer yaşatırsan onu koru, öldürürsen onu bağışla. Allahım! Senden âfiyet dilerim."[24]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Secde ve Mülk sûrelerini okumadan uyumazdı.[25] Âyetel-Kürsî’yi[26] ve Bakara sûresinin son iki âyetini okumayı tavsiye eder ve bu iki âyeti okuyan kimseye, bu iki âyetin onun (geceyi ibâdetle geçirmiş, Kur'an'ın tamamını okumuş ve şeytandan korunmuş olacağı) için yeterli olacağını söylerdi.[27]

Şu duâları okumayı da tavsiye ederdi:

 (( بِاسْمِكَ رَبَّي وَضَعْتُ جَنْبيِ، وَبِكَ أَرْفَعُهُ،فَإِنْ أَمْسَكْتَ نَفْسِي فَارْحَمْهَا، وَإِنْ أَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا، بِمَا تَحْفَظُ بِهِ عِبَادَكَ الصَّالِحِينَ.))

"Senin isminle Rabbim, yanımı (vücudumu) bıraktım ve senin irâdenle onu kaldırırım. Ruhumu alırsan ona rahmet et. Eğer geri gönderirsen, salih kullarını koruduğun gibi, onu da koru."[28]

(( اَللَّهُمَّ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي، وَمِنْ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكِهِ، وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءاً، أَوْ أَجُرَّهُ إِلىَ مُسْلِمٍ.))

"Gizli ve âşikârı bilen, göklerin ve yerin yaratıcısı, her şeyin rabbi ve meliki Allahım! Senden başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah olmadığına şehadet ederim.Nefsimin şerrinden, şeytanın ve şirkin şerrinden, nefsime kötülük etmekten veya o kötülüğü bir müslümana götürmekten sana sığınırım."[29]

Allahım! İbrahim’e ve İbrahim’in âile halkına salât ettiğin gibi, Peygamberimiz Muhammed’e, onun âile halkına, eşlerine ve soyuna da salât eyle. Şüphesiz ki sen her türlü övgüye layıksın, şeref sahibisin. İbrahim’in âile halkını mübarek kıldığın gibi, Peygamberimiz Muhammed’i, onun âile halkını, eşlerini ve soyunu da mübârek kıl.

Allahım! Sevgilimiz Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i bu dünyada görmekten mahrum bıraktığın gibi, onu âhirette görmekten bizi mahrum eyleme. Bize, cennette sevgili Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e komşu olmayı,onun yüzüne bakmayı ve onunla konuşmayı nasip eyle.Bizi onun havzına ulaştırmayı ve onun mübârek ellerinden bir daha ebediyen susuzluk çekmeyeceğimiz şekilde içmeyi nasip eyle.Bizi onun şefaatine nâil eyle.

Allahım! Bizi onun sünnetine arkadaşlık etmeye, büyük-küçük her şeyde onu örnek almaya muvaffak eyle. Onu ve onun sünnetini anamızdan, babamızdan, evlâdımızdan ve bütün insanlardan daha fazla sevmeyi bize nasip eyle. Bizden yana ona en güzel şekilde  ve mükâfatını çok ver. Onu, ümmetinden yana en güzel şekilde mükafatlandırdığın peygamber kıl. Ona vesîle ve fazileti nasip eyle ve onu vaat ettiğin Makam-ı Mahmud’a eriştir.

Şüphesiz ki sen, va'dinden asla dönmezsin.

 

 



[1] Buhârî

[2] Buhârî

[3] Müslim

[4] Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha ve Sahîh-i'l-Câmi'

[5] Müslim

[6] Elbânî: Sahîh-i Tirmizi

[7] Elbânî: Sahîh-i Ebî Dâvud

[8] Buhârî

[9] Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha

[10] Elbânî: Sahîh-i Tirmizi

[11] Buhârî

[12] Elbânî: Sahîh-i Ebî Dâvud

[13] Buhârî

[14] Müslim

[15] Buhârî

[16] Buhârî

[17] Buhârî

[18] Buhârî

[19] Buhârî

[20] Müslim

[21] Elbânî: Sahîh-i Ebî Dâvud

[22] Buhâri

[23] Buhârî

[24] Müslim

[25] Elbânî: Sahîh-i Tirmizi

[26] Buhârî

[27] Buhârî

[28] Buhâri

[29] Elbânî: Sahîh-i Tirmizi




                      Previous article




Bookmark and Share


أضف تعليق