عربي English עברית Deutsch Italiano 中文 Español Français Русский Indonesia Português Nederlands हिन्दी 日本の
Knowing Allah
  
  

   



Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- uykusundan uyandığı zaman şöyle derdi:

(( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَ إِلَيْهِ النُّشُورُ.))

"Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamdolsun. Dönüş, yalnızca O’nadır."[1]

Önce dişlerini misvakla temizlerdi.[2] Bazen Âl-i İmrân sûresinin l90. âyetinden başlar, sûrenin sonuna kadar okurdu.[3] Sonra güzelce abdest alırdı.[4]

Helâya gireceği zaman şöyle derdi:

(( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ.))

"Allahım! Pislikten ve pis olan şeylerden (erkek ve dişi şeytanlardan) sana sığınırım."[5]

Helâdan çıktığı zaman şöyle derdi:

(( غُفْرَانَـكَ.))

"(Allahım!) Beni bağışla."[6]

 Bazen su ile temizlenir (taharetlenir),[7] bazen temizlenirken üç tane taş kullanırdı.[8] Bazen de önce taş, sonra da su kullanarak her ikisini birlikte yapardı. Def'i hâcetini giderirken açıkta yapmaz, insanlardan uzakta yapardı ve nadir durum olmadıkça[9] ayakta abdest bozmazdı.[10]

Abdest aldığı zaman suyu iktisatlı kullanır, önce ellerini üç defa yıkar,[11] sonra üç avuç suyla üçer defa önce ağzını çalkalar sonra burnuna su çekerdi. Her bir avuç suyun yarısıyla ağzını çalkalar, yarısını da burnuna verirdi.[12] Burnuna suyu sağ eliyle verir, sol eliyle sümkürürdü. Oruçlu olmadıkça buruna iyice çekmeyi emrederdi.[13] Sonra başının saç bitiminden sakallarına kadar üç defa yüzünü yıkar,[14] suyu diplerine iyice ulaştırmak için bazen parmakları ile sakallarının arasını hilallerdi.[15] Sonra parmak uçlarından dirseklerine kadar kollarını üçer defa yıkardı.[16] Parmakların arasının hilallenmesini tavsiye ederdi.[17] Sonra iki eliyle başını mesh ederdi.Başın ön kısmından başlar,arkasına kadar ellerini götürür, sonra başladığı yere geri getirirdi.[18] Sonra kulaklarının içini ve dışını mesh ederdi.[19] Sonra aşık kemikleriyle birlikte ayaklarını üçer defa yıkardı.[20]

Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

"Sizden biriniz güzelce abdest aldıktan sonra:

(( أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.))

'Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah olmadığına,O’nun bir olduğuna ve ortağının bulunmadığına şehâdet ederim.Yine Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim', derse kendisi için cennetin sekiz kapısı açılır, hangisinden dilerse oradan girer."[21]

Sonra şunu ilâve ederdi:

(( اَللَّهُمَّ اجْعَلْنيِ مِنَ التَّوَّابِينَ، وَاجْعَلْنيِ مِنَ الْمُتَطَهِّرِينَ.))

"Allahım! Beni çokça tevbe edenlerden kıl.Ve beni (günah ve pisliklerden) temizlenenlerden kıl."[22]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

"Müslüman veya mü'min bir kul,abdest aldığında yüzünü yıkadığı zaman, yıkadığı su ile veya suyun son damlasıyla birlikte gözleriyle bakmak sûretiyle işlemiş olduğu bütün (küçük) günahları yüzünden çıkıp gider. Ellerini yıkadığı zaman, yıkadığı su ile veya suyun son damlasıyla birlikte elleriyle işlemiş olduğu bütün (küçük) günahları ellerinden çıkıp gider. Ayaklarını yıkadığı zaman, yıkadığı su ile veya suyun son damlasıyla birlikte ayaklarının yürümek sûretiyle işlemiş olduğu bütün (küçük) günahları ayaklarından çıkıp gider. Öyle ki günahlardan tamamen arınarak çıkar."[23]

 

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- geceleri on bir rekât namaz kılardı. Önce dört rekât kılardı ki bu rekâtların uzunluğundan ve güzelliğinden sorma! Sonra dört rekât daha kılardı. Bunların da uzunluğundan ve güzelliğinden sorma. Sonra üç rekât vitir kılardı.[24] Bazen on üç rekât namaz kılardı.[25] Sonra müezzin gelip ezân okuyuncaya kadar yatardı. Müezzin ezânı okuduktan sonra kalkar, kısa olarak iki rekât namaz kılardı. Bu iki rekât, sabah namazının sünneti idi.[26] Birinci rekâtında Kâfirûn, ikinci rekâtında ise İhlâs sûrelerini okurdu.[27] Bu iki rekât sünnetten sonra bazen sağ yanı üzerine yatardı.[28]

Müezzini işittiği zaman onun söylediklerinin aynısını söyler, “Hayye ales-salâh” ve “Hayye alel-felâh”a geldiğinde:“La havle velâ kuvvete illa billâh” derdi.[29] Bu sözleri kalpten söyleyenin cennete gireceğini söylerdi.[30] Ezândan sonra kendisine salâtta bulunmayı emrederdi.[31]

Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

"Her kim, ezânı(ın tamamını) işittiğinde:

((اَللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ، وَالصَّلاَةِ الْقَائِمَةِ، آتِ مُحَمَّدًا الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ، وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذِي وَعَدْتَهُ، حَلَّتْ لَهُ شَفَاعَتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ.))

'Bu tam dâvetin (tevhîd dâvetinin) ve devamlı[32] olan namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed'e vesîle[33] ve fazîleti[34] ver.Onu (kıyâmet günü) vadettiğin Makam-ı Mahmûd'a[35] ulaştır' derse, kıyâmet günü şefaatim ona gerekli olur." [36]

O şöyle buyurmuştur:

"Her kim müezzini işittiği zaman:

(( أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ،  وَأَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ، رَضِيتُ بِاللهِ رَباًّ، وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولاً، وَبِالإِسْلاَمِ دِيناً.))

 "Ben şehâdet ederim ki Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O, tekdir ve ortağı yoktur.Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. Rab olarak Allah’ı, Rasûl olarak Muhammed’i, dîn olarak da İslâm’ı kabul ettim' derse, (küçük) günahları bağışlanır."[37]

Sonra namaza çıkar ve mescide giderken şöyle derdi:

(( اَللَّهُمَّ اجْعَلْ فيِ قَلْبِي نُوراً، وَفيِ لِسَانِي نُوراً، وَفيِ سَمْعيِ نُوراً، وَفيِ بَصَرِي نُوراً، وَمِنْ فَوْقِي نُوراً، وَمِنْ تَحْتيِ نُوراً، وَعَنْ يَمِينيِ نُوراً، وَعَنْ شِمَاليِ نُوراً، وَمِنْ أَمَامِي نُوراً، وَمِنْ خَلْفيِ نُوراً، وَعَظِّمْ ليِ نُوراً، وَاجْعَلْ ليِ نُوراً.))

"Allahım! Kalbimde bir nûr, dilimde bir nûr  kıl. Kulağımda bir nûr, gözümde bir nûr kıl. Üstümde bir nûr, altımda bir nûr kıl. Sağımda bir nûr, solumda bir nûr kıl. Önümde bir nûr, arkamda bir nûr kıl. Benim için büyük bir nûr kıl."[38]

O şöyle buyurmuştur:

"Gece karanlıklarında (namaz için) mescitlere çokça yürüyenlere kıyamet gününde (sırat köprüsünün üzerinde onları her taraflarından kuşatan)[39] eksiksiz bir nurla müjdele."[40]

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- mescide gireceği zaman önce sağ ayağını içeri atar sonra şöyle derdi:

(( أَعُوذُ بِاللهِ الْعَظِيمِ، وَبِوَجْهِهِ الْكَرِيمِ، وَسُلْطَانِهِ  الْقَدِيِمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيم.))

"Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan, Yüce Allah’a, O’nun kerîm vechine ve ezelî hükümranlığına sığınırım."[41]

 

 

 

Mescide girince de şöyle derdi:

(( بِسْمِ اللهِ، وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ. اَللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ ذُنُوبيِ، وَافْتَحْ ليِ أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ.))

"Allah’ın adıyla, Allah'ın selâmı, Rasûlullah’ın üzerine olsun.Allahım! Günahlarımı bağışla ve rahmetinin kapılarını bana aç."

Mescitten çıktığı zaman şöyle derdi:

(( بِسْمِ اللهِ، وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ. اَللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ ذُنُوبيِ، وَافْتَحْ ليِ أَبْوَابَ فَضْلِكَ.))

"Allah’ın adıyla, Allah'ın selâmı, Rasûlullah’ın üzerine olsun. Allahım! Günahlarımı bağışla ve lütfunun kapılarını bana aç."[42]

Mescitten çıkarken buna şu duânın da ilâve edilmesini tavsiye ederdi:

(( اَللَّهُمَّ اعْصِمْنِي مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ.))

"Allahım! Beni, rahmetinden kovulmuş şeytandan koru."[43]

 

 

 



[1] Müslim

[2] Buhârî

[3] Buhârî

[4] Buhârî

[5] Buhârî

[6] Elbânî: Sahîh-i İbn-i Mâce

[7] Buhârî

[8] Buhârî

[9] Müslim

[10] Elbânî: Sahîh-i Tirmizi

[11] Buhârî

[12] Buhârî

[13] Elbânî: Sahîh-i Ebî Dâvud

[14] Buhârî

[15] Elbânî: Sahîh-i Tirmizi

[16] Buhârî

[17] Elbânî: Sahîh-i Ebî Dâvud

[18] Buhârî

[19] Elbânî: Sahîh-i Ebî Dâvud

[20] Buhârî

[21] Müslim

[22] Elbânî: Sahîh-i Tirmizi

[23] Müslim

[24] Buhârî

[25] Buhârî

[26] Buhârî

[27] Müslim

[28] Buhârî

[29] Elbânî: Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha

[30] Müslim

[31] Müslim

[32] Hadiste geçen "el-Kâime" lafzı, devamlı anlamındadır. Çünkü namazı, hiçbir dîn ve hiçbir şeriat değiştirmemiştir. Gökler ve yer var olduğu sürece namaz devam edecektir. ( M. Şahin )

[33] Vesîle: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in de haber verdiği gibi, cennette bir makamdır.( M. Şahin )

[34] Fazîlet: Diğer yaratılanlara göre fazladan bir makamdır. ( M. Şahin )

[35] Makam-ı Mahmûd: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in kıyâmet günü Rabbinin huzurunda duracağı ve ümmeti için şefaat dileyeceği övülen makamdır.( M. Şahin )

[36] Buhârî

[37] Müslim

[38] Müslim

[39] Bunu doğrulayan Allah Teâlâ'nın şu sözüdür: "Onların (îmân edenlerin) nûru, önlerinden ve sağlarından yürür. Ve onlar: Rabbimiz! (Sırat köprüsünü geçinceye ve cennete ulaşıncaya kadar) bize nûrumuzu tamamla. Bizi bağışla. Şüphesiz ki senin her şeye gücün yeter, derler."  Tahrim Sûresi: 8   ( M. Şahin )

[40] Elbânî: Sahîh-i Ebî Dâvud

[41] Elbânî: Sahîh-i Ebî Dâvud

[42] Elbânî: Sahîh-i Nesâî ve Sahîh-i İbn-i Mâce

[43] Sahîh-i Sahîh-i İbn-i Mâce




                      Previous article                       Next article




Bookmark and Share


أضف تعليق