Under category | SEVGİLİ İLE BİR GÜN | |||
Creation date | 2013-09-14 19:46:21 | |||
Hits | 1140 | |||
Share Compaign |
Kendi sevgisinin yolunu, sevgili dostu Muhammed Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem-'e uymaya bağlayan ve sevgili Peygamberi -sallallahu aleyhi ve sellem-'i bütün insanlardan daha çok sevmeyeni, kendisine tam anlamıyla îmân etmiş saymayan Allah’a hamd olsun.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﭮ ﭯ ﭰ ﭱ ﭲ ﭳ ﭴ ﭵ ﭶ ﭷ ﭸﭹ ﭺ ﭻ ﭼ ﭽ ﮊ [ سورة آل عمران الآية :31 ]
"(Rasulüm!) De ki: Eğer Allah’ı gerçekten seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve merhametlidir."[1]
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurmuştur:
(( لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى أَكُونَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنْ وَالِدِهِ وَوَلَدِهِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ.)) [ رواه البخاري ]
"Hiçbiriniz beni babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe (tam) îmân etmiş olmaz."[2]
Eksiksiz ve en güzel salât ve selâm, seçkin peygamber,üstün vasıflı yol gösterici, aydınlatıcı kandil, bahşedilmiş rahmet ve ihsan edilmiş nimet olan Muhammed'e olsun. Gece ve gündüz birbirini takip ettikçe, Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun.İyi insanlar Allah’ı anmaya devam ettikçe Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun. Yağmur damlaları, ağaçların yaprakları, kum ve taşların taneleri sayısınca Allah’ın salât ve selâmı, Onun, temiz âile halkının, Muhacirlerin, Ensârın ve kıyâmet gününe kadar onlara en güzel şekilde uyanların üzerine olsun,
Gerçek bir müslüman, peygamberi ve sevgilisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e mutlaka özlem duyar ve keşke ben de onun ashâbından olsaydım, meclisinde bulunsaydım, gözlerim onun mübârek yüzünün nûruyla dolsaydı,kulaklarım onun tatlı sözünü işitseydi,kalbi fetheden güzel ahlâkını görseydim ve onun Rabbine nasıl ibâdet ettiğine vakıf olsaydım diye temenni eder. Sevgili Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu sözünü doğrularcasına bu uğurda sahip olduğu her şeyi fedâ etmek ister:
"Ümmetimin beni en çok sevenlerinden, benden sonra gelecek olan bazılarından her biri beni görmeyi o kadar çok arzu edecek ki, bu uğurda âilesini ve malını fedâ etmeyi bile göze alacaktır."[3]
Bunun içindir ki ona uyanların hâli böyle idi.
"Yanımızda, Enes b. Mâlik’ten kalma Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bir miktar saçı bulunmaktadır.
Bunun üzerine Ubeyde dedi ki:
- Bende onun bir tek kılının bulunması, bana dünya ve içindekilerden daha sevimlidir."[4]
"Bu imam, bu sözü Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in vefâtından elli sene sonra söyledi. Peygamber’e âit olduğu kesin olarak ispatlanan böyle bir kıl bulsaydık zamanımızda biz neler demezdik? Bunu ispatlamak imkânsız denecek kadar zordur."
Zehebî yine şöyle demiştir:
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in başını tıraş ettiği zaman temiz saçlarını kendilerine bir ikram olmak üzere ashâbına dağıttığı bir gerçektir.[5]
Ah keşke onlardan bir tanesini biz de öpebilseydik!"
"Birgün Mikdad b. el-Esved'in -Allah ondan râzı olsun- yanında oturuyorduk. Ona bir adam uğradı ve dedi ki:
-Ne mutlu Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i gören şu gözlere! Keşke senin gördüklerini biz de görseydik,senin şâhit olduklarına biz de şâhit olsaydık."
"Bu el, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in eline dokunan eldir."
Aynı şeyi Yahya b. el Hâris -Allah ona rahmet etsin-, Vâsile b. el-Eska’i -Allah ondan râzı olsun- gördüğü zaman yapardı. Tâbiînden bazıları da Seleme b. el-Ekva’i -Allah ondan râzı olsun- gördükleri zaman böyle yaparlar ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e biat eden eli öperlerdi.
Bu kütüğü, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- daha sonra terk etmiş ve kendisine başka bir minber edinmişti.Bunun üzerine hurma kütüğünün,yavrusu kendisinden alınan dişi devenin inlemesi gibi inlediği duyulmuştu. Öyle ki mescitte bulunan herkes onun inlemesini işitmişti.Nihayet Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- gelip elini üzerine koymuş ve kütük susmuştu.[6]
el-Hasen el- Basrî bu olayı anlattığı zaman şunu derdi:
"Ey Müslümanlar! Bir odun parçası bile Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in özlemiyle inlemiş. Siz onu özlemeye daha layıksınız."
Nitekim tâbiînin ileri gelenlerinden Ebu Müslim el-Havlâni -Allah rahmet eylesin- şöyle demiştir:
"Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ashâbı, bizi bırakıp da onu sadece kendilerine âit olduğunu zannederlerse, Allah’a yemin olsun ki kendileriyle bu konuda öyle bir yarışırız ki onlar, arkalarında nice insanlar bıraktıklarını öğrenirler."
Ebu Müslim, ashâbı kirâmın -Allah onlardan râzı olsun-, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i sadece kendilerine mal etmelerini kabul etmemiş, peygamber sevgisinde onlarla yarışmak istemiştir.O, bu kutlu yarışın anlamını, Allah ve Rasûlüne yakınlık ve itaatte, başkasına kendisini tercih etmek gibi bir şeyin olamayacağını, yarışta öne geçmenin erdem ve vasıflarda öne geçmek olduğunu ve salih amellerde geri kalan kimseyi, nesebinin ileri geçiremeyeceğini gayet iyi anlamıştır.
Nitekim onlar şöyle demişlerdir:
"Bir kimsenin dünyevî konuda seninle yarıştığını gördüğün zaman sen de onunla âhiret konusunda yarış. Hiç kimsenin Allah’a itaatte seni geçmesini istemiyorsan ve gücün yetiyorsa, sen de onları geç."
İşte İmam Ahmed -Allah rahmet eylesin- şöyle derdi:
"Hadis olarak neyi yazmışsam, onunla mutlaka amel ettim.Hatta Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hacamat yaptırdığına ve kendisine hacamat yapan Ebu Tayyibe’ye bir dinar ücret verdiğine dâir bir hadise rastlamıştım, ben de hacamat yaptırdığımda bu işi yapan kişiye bir dinar verdim."
O şöyle demiştir:
"Eğer gücün yeterse hakkında bir hadis olmadıkça, saçının bir telini bile kaşıma".
Bunun sebebi, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in her konuda mükemmel bir insan oluşundandır.
Nitekim Nevevî -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"Eğer onun şekline bakarsan, ondan daha güzeli yoktur.Onun ahlâk ve hasletlerine bakarsan, ondan daha mükemmeli yoktur.Genel olarak bütün insanlara, özel olarak da müslümanlara olan lütuf ve ihsanına bakarsan, ondan daha vefâlısı yoktur."
Şüphesiz ki en büyük nimetlerden birisi, bir kula, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sevgisinin bahşedilmesidir.
Nitekim İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"Bu konuda tam bir sadakat gösterdiği zaman -yani kul bütün duygu ve düşünceleriyle Rabbini gâye edindiğinde- kendisine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sevgisi bahşedilir, ruhâniyeti onun kalbini kuşatır. Allah Teala’nın onu nebî, rasûl ve hidâyet rehberi kıldığı gibi, o da Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i kendisine önder, öğretmen, üstat, şeyh ve örnek olarak kabul eder. Artık onun hayat hikâyesini, getirdiği dînin ilkelerini, kendisine vahyin indirilişini inceler; kişisel özelliklerini, huy ve ahlakını, hal ve hareketlerindeki âdâbını,uykusunu ve uyanıklığını, ibâdetini, âilesi ve arkadaşlarıyla ilişkilerini iyice öğrenir. Böylece sanki onunla beraber onun ashâbından birisi olur." [7]
Ben de derim ki, Muhammed Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem- ile arkadaşlık edemeyenler, onun sünnetine arkadaşlık etme fırsatını kaçırmasınlar.
Söylediği ve yaptığı her şeyi örnek aldığın ve her şeyde yolunu izlediğin sevgilin ile son derece mutluluk duyacağın bir günü birlikte yaşaman ne güzeldir!
Nasıl olmasın ki? Sen yaratılmışların en hayırlısına uyacak ve sanki önünde görüyormuş gibi onu örnek alacaksın… Dene… Bunu göreceksin. Bundan sonraki günlerinin hepsinin, sevgilin Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte olmasını temenni ederim.
Not:
Âyet ve hadislerde mevcut olmayan bir fazilet inancına sebep olacağı için belli bir günü tahsis etmek câiz değildir.Fakat Allah'ın izniyle arkadaşlığın başlamasına vesile olması için herhangi bir günü tercih etmelisin.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber bir gün geçirmeden önce onun yaratılışını tanımamız gerekir.